ExtraForum - 1299 Private Serverlar - Server Dosya Paylaşımları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ExtraForum - 1299 Private Serverlar - Server Dosya Paylaşımları

Güncel Paylaşım Forumu !
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Eğlence Başladı Rütbeni Seç! TIKLA
Moderatör Alımı Başladı TIKLA

 

 Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ALPA
Site Kurucusu
Site Kurucusu
ALPA


Mesaj Sayısı : 815
Nerden : Ankara
Kayıt tarihi : 02/03/09
Rep Puanı Rep Puanı : 32

Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Empty
MesajKonu: Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü   Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Icon_minitimePtsi Ara. 20, 2010 7:51 pm

DoğumÖlümEtnik kökenMeslekDönem
Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü 233px-Mehmet_Akif_Ersoy
Mehmet Âkif Ersoy

20 Aralık 1873
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
27 Aralık 1936 (63 yaşında)
İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti
Arnavut
Şair, Düşünür, Veteriner Hekim, Öğretmen, Milletvekili
Cumhuriyet dönemi
Mehmet Âkif Ersoy, (d. Mehmet Ragif, 20 Aralık 1873, İstanbul - ö. 27 Aralık 1936, İstanbul), baba tarafından Arnavut asıllı Türk[1] olan Cumhuriyet Dönemi şairi, düşünür, veteriner, öğretmen, vaiz, hafız, Kur'an mütercimi,yüzücü, milletvekili.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı'nın güftekârıdır. "Vatan şairi" ve "milli şair" unvanları ile anılır. Çanakkale Destanı, Bülbül en önemli eserlerindendir. II. Meşrutiyet döneminden itibaren Sırat-ı Müstakim (daha sonraki adıyla Sebil'ür-Reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak 1. TBMM'de yer almış, İstiklal Madalyası sahibi bir vatanseverdir. Mehmet Âkif, son yıllarını Mısır'da Türkçe dersleri vererek ve Kur'an'ın Türkçeye çevrilmesi konuları ile uğraşarak geçirdi. Çevirdiği nüshayı yaktığı söylenir.
Yaşamı

Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü 220px-100_TL_reverseBugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Magnify-clip

100 TL'de (1979-1989) Ankara Kalesi, Mehmet Âkif Ersoy'un portresi, müze
haline getirilen Ankara'daki evi ve İstiklâl Marşının ilk iki dörtlüğü





Mehmet Âkif Ersoy, 1873 yılının aralık ayında İstanbul'da, Fatih
ilçesinin Karagümrük semtinde Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.
Nüfusa kaydı, babasının doğumundan sonra imamlık yaptığı ve Âkif'in ilk
çocukluk yıllarını geçirdiği Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yapıldığı için nüfüs kağıdında doğum yeri Bayramiç olarak görünür[2]. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın İpek kenti doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir.
Mehmet Tahir Efendi, ona doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi.
Babası vefatına kadar Ragif adını kullansa da bu isim yaygın olmadığı
için arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi
benimsedi[3]. Çocukluğunun büyük bölümü annesinin Fatih Sarıgüzel'deki evinde geçti. Kendisinden küçük, Nuriye adında bir kızkardeşi vardır.
Öğrenim Yılları


İlk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde o zamanların
adeti gereği 4 yıl, 4 ay, 4 günlükken başladı. 2 yıl sonra iptidaii
(ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı.
Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882). Bir yandan da Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Dil derslerine büyük ilgi duyan Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızcada
hep birinci oldu. Bu okulda onu en çok etkileyen kişi, dönemin
"hürriyetperver" aydınlarından birisi olan Türkçe öğretmeni Hersekli
Hoca Kadri Efendi idi.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra annesi medrese öğrenimi görmesini
istiyordu ancak babasının desteği sonucu 1885'te dönemin gözde
okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına
devam etmekte iken babasını kaybetmesi ve ertesi yıl büyük Fatih
yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının
öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaptı, aile bu
eve yerleşti. Artık bir an önce meslek sahibi olmak ve yatılı okulda
okumak isteyen Mehmet Âkif, Mülkiye İdadisi’ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu[4].
Dört yıllık bir okul olan Baytar Mektebi'nde bakteriyoloji öğretmeni Rıfat Hüsamettin Paşa pozitif bilim sevgisi kazanmasında etkili oldu[5].
Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; mahalle arkadaşı Kıyıcı
Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere
uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi
okulun son iki yılında yoğunlaştı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893
yılında birincilikle bitirdi.
Mezuniyetinden sonra Mehmet Âkif, Fransızcası'nı geliştirdi. 6 ay içinde Kur'an'ı ezberleyerek hâfız
oldu. Hazine-i Fünun Dergisinde 1893 ve 1894’te birer gazeli, 1895’te
ise Mektep Mecmuası’nda "Kur'an'a Hitab", adlı şiiri yayınlandı,
memuriyet hayatına başladı.lll
Memurluk Hayatı


Okulu bitirdikten hemen sonra Ziraat Bakanlığı’nda (Orman ve Maadin
ve Ziraat Nezareti) memur olan Mehmet Âkif, memuriyet hayatını 1893–1913
yılları arasında sürdürdü. Bakanlıktaki ilk görevi veteriner müfettiş
yardımcılığı idi. Görev merkezi İstanbul idi ancak memuriyetinin ilk
dört yılında teftiş için Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da
bulundu. Bu sayede halkla yakın temas halinde olma imkânı buldu. Bir
seyahati sırasında babasının doğum yeri olan İpek Kasabası'na gidip amcalarıyla tanıştı. 1898 yılında Tophane-i Âmire veznedârı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım’la evlendi; bu evlilikten Cemile, Feride, Suadi, İbrahim Naim, Emin, Tahir adlı çocukları dünyaya geldi.
Mehmet Âkif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi'nde
şiirleri ve yazıları yayımlandı. İstanbul’da bulunduğu sırada
bakanlıktaki görevinin yanı sıra önce Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi
(1906)'nde kompozisyon (kitabet-i resmiye), sonra Çiftçilik Makinist
Mektebi'nde (1907) Türkçe dersleri vermek üzere öğretmen olarak atandı.
II. Meşrutiyet


II. Meşrutiyet
ilan edildiğinde Mehmet Âkif, Umur-ı Baytariye Dairesi Müdür Muavini
idi. Meşrutiyet'in ilanından 10 gün sonra arkadaşı rasathane müdürü Fatin Hoca onu, on bir arkadaşı ile birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye yaptı. Ancak Mehmet Âkif, üyeliğe girerken edilen yeminde yer alan "Cemiyetin bütün emirlerine, bilâkayd ü şart (kayıtsız şartsız) itaat edeceğim" cümlesinde geçen "kayıtsız şartsız" ifadesine karşı çıkmış, "sadece iyi ve doğru olanlarına'" şeklinde yemini değiştirtmişti[6].
Cemiyetin Şehzadebaşı İlmiye Mahfelinde Arap Edebiyatı dersleri veren
Âkif, Kasım 1908’de, Umur-i Baytariye Müdür Muavinliği görevini
sürdürürken Darülfünun’da Edebiyat-i Osmaniye dersleri vermeye başladı.
II. Meşrutiyet’in Âkif'in hayatında en büyük etkisi, meşrutiyetle
birlikte yayın dünyasına adım atması olmuştu. Daha önce bazı şiirleri ve
yazıları bir kaç gazetede yayımladıysa da eser yayımlamaya uzun süredir
ara vermişti. Meşrutiyetin ilanından sonra, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin ‘in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. İlk sayıda Fatih Camii şiiri yayımlandı. Ebül'ula Mardin ayrıldıktan sonra dergi, 8 Mart 1912'den itibaren Sebil'ür-Reşad
adıyla çıkmaya devam etti. Âkif'in hemen hemen bütün şiir ve yazıları
bu iki dergide yayımlandı. Gerek dergilerdeki yazılarında, gerekse
İstanbul camilerinde verdiği vaazlarda Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle benimsediği İslam Birliği görüşünü yaymaya çalıştı.
1910 yılında gerçekleşen Arnavutluk İsyanı onu çok üzmüş ve
arkasından gelecek kötü olayları sezmişti. Balkanlar'da artan düşmanlık
duygularını ve doğabilecek isyanları önlemek için bir şeyler yapma
arzusu duydu ancak Balkan Savaşı ile hüsrana uğradı. 1914’ün başında iki aylık bir seyahate çıkarak Mısır ve Medine'de bulundu. Mısır seyahati hatıralarını "El Uksur'da" adlı şiirinde anlattı.
1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı güden neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin ile beraber çalıştı. 2 Şubat 1913 günü Bayezid Camisi kürsüsünde, 7 Şubat 1913 günü Fatih Camisi kürsüsünde konuşarak halkı vatanı savunmaya çağırdı.
Teşkilât-ı Mahsusa


Balkan Savaşı'ndan sonra, ilk olarak Umur-i Baytariye görevinden
(1913), sonra yayınlarının hükümetle uygun düşmemesi nedeniyle aldığı
ikaz üzerine Darülfünun müderrisliği görevinden (1914) ayrıldı. Yalnızca
Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'ndeki görevine devam etti. Harbiye
Nezareti’ne bağlı Teşkilat-ı Mahsusa'dan gelen teklif üzerine İslam birliği kurma gayesi güden Almanya’ya (Berlin’e
) Tunuslu Şeyh Salih Şerif ile birlikte gitti. (1914). İngilizlerle
birlikte Osmanlı'ya karşı savaşırken Almanlar'a esir düşmüş
Müslümanların kamplarında incelemelerde bulundu ve farkında olmadan
Osmanlı’ya karşı savaşan bu Müslüman esirleri aydınlatmaya çalıştı.
Fransız ordusundaki Müslümanlara yönelik yazdığı Arapça beyannameler
cephelere uçaklardan atıldı. Almanya’da iken yazdığı Berlin Hatıraları adlı şiirini dönünce Sebilürreşad’da yayınladı.
İstanbul'a döndükten sonra 1916 başlarında Teşkilat-ı Mahsusa
tarafından Arabistan'a gönderildi. Görevi, bu topraklardaki Arapları
Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz propogandası ile mücadele etmek için
"karşı propaganda" yapmaktı. Mehmet Âkif, Berlin'deyken heyecanla Çanakkale Savaşı
ile ilgili haberleri takip etmişti. On dört ay süren savaşın zaferle
sonuçlandığı haberini Arabistan'da iken aldı. Bu haber karşısında büyük
coşku duydu ve Çanakkale Destanı'nı kaleme aldı. Arabistan dönüşünde iki ay Lübnan'da kalan Mehmet Âkif, "Necid Çölleri'nden Medine'ye" şiirinde bu seyahatini anlattı...
Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye Cemiyeti


Lübnan’da yaşayan Mekke Emiri Şerif Ali Haydar Paşa’nın daveti ile
1918’de bu ülkeye giden Âkif, Lübnan’da iken Şeyhülislamlığa bağlı Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye Cemiyeti başkatipliğine atandı. Ahmet Cevdet, Mustafa Sabri, Bediüzzaman Said Nursi
gibi isimlerin kurduğu ve Osmanlı Devleti ile diğer İslam ülkelerinde
çıkacak dini meseleleri halletmek, İslam aleyhindeki gelişmelere yanıt
vermek amacıyla kurulan bu örgütte çalışırken bir yandan da Said Halim Paşa'nın “İslamlaşmak” adlı eserini Fransızcadan Türkçeye çevirdi.
Bu dönemde Anadolu toprakları işgale uğramış; Türk halkı Kurtuluş Savaşı 'nı başlatarak direnişe geçmişti. Bu harekete katılmak isteyen Âkif, Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde
çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında
daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü. Bu
arada Sebilürreşad idarehanesi, Millî Mücadele’ye katılmak için
Anadolu’ya geçmiş olanlarla İstanbul’daki yakınlarının gizli haberleşme
merkezi hâline gelmişti. Âkif, Kurtuluş Savaşı’nı desteklemesi nedeniyle
1920'de Dâr ül-Hikmet il-İslâmiye Cemiyeti'ndeki görevlerinden
azledildi.
Millî Mücadele'ye Katılması

Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü 220px-Mehmet_Akif_Ersoy_m%C3%BCze_eviBugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Magnify-clip

Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Mehmet Akif Ersoy'un Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'da ikamet ettiği ve İstiklâl Marşı başta olmak üzere çok sayıda şiirini yazdığı müzeye dönüştürülmüş Ankara evidir.





İstanbul'da rahat hareket etme olanağı kalmayan Mehmet Âkif,
görevinden azledilmeden az önce oğlu Emin'i yanına alarak Anadolu’ya
geçti. Sebil'ür-Reşad’ı Ankara’da çıkarması için Mustafa Kemâl Paşa'dan davet gelmişti. TBMM'nin açılışının ertesi günü olan 24 Nisan 1920 günü Ankara'ya
vardı. Millî mücadeleye şair, hatip, seyyah, gazeteci, siyasetçi olarak
katıldı. Ankara'ya varışından bir süre sonra ailesini de yanına
aldırdı.
Ankara’ya geldiği günlerde, Mustafa Kemâl Paşa Konya vali vekiline telgraf göndererek Âkif’in Burdur milletvekili seçilmesini sağlamasını istemişti. Haziran ayında Burdur’dan, Temmuz ayında ise Biga’dan mebus seçildiği haberi meclise ulaştı. Âkif, Burdur mebusluğunu tercih etti. Böylece 1920-23 yılları arasında vekil olarak I. TBMM’de yer aldı. Meclis kayıtlarında adı "Burdur milletvekili ve İslam şairi" olarak geçmektedir[7].
Ankara'ya varır varmaz ona verilen ilk görev, Konya Ayaklanması’nı önlemek için halka öğütler vermek üzere Konya’ya gitmekti, büyük gayretine rağmen Konya’da kesin bir sonuca ulaşamadı ve Kastamonu’ya
geçti. Halkı düşmana direnişe teşvik için 1920 yılının Kasım ayında
Kastamonu’daki Nasrullah Camisi'nde verdiği ateşli vaaz, Diyarbakır’da basıldı ve tüm vilayetlere ve cephelere dağıtıldı.
Âkif, Anadolu'ya geçerken Eşref Edip'e de arkasından gelmesini
söylemişti. Eşref Edip, Sebil'ür-Reşad Dergisi'nin klişesini de alıp
İstanbul'dan ayrıldı[8].
Son olarak 6 Mayıs 1921 günü derginin 463. sayısını yayımlamışlardı.
Âkif derginin 464-466. sayılarını Eşref Ediple beraber Kastamonu'da
yayımladı, 464. sayı o kadar ilgi gördü ki birkaç kere basılıp
Anadolu'ya ve askere dağıtıldı. 467. sayıdan itibaren yayıma Ankara'da
devam ettiler. Derginin etkisi o kadar büyüktü ki, yaydığı yoğun
duyguların hâkimiyetindeki Türk halkları etkilenmesinden korkan Rusya,
gazetenin ülkeye girişini yasakladı[9].
1921'de Ankara'da Taceddin Dergahı'na
yerleşen Mehmet Âkif, Burdur milletvekili olarak meclisteki görevine
devam etmekteydi. O dönemde Yunanlıların Ankara'ya ilerleyişi karşısında
meclisi Kayseri'ye
taşımak için hazırlık vardı. Bunun bir dağılmaya yol açacağını düşünen
Mehmet Âkif, Ankara'da kalınmasını, Sakarya'da yeni bir savunma hattı
kurulmasını önerdi; teklifi tartışılıp kabul edildi.
İstiklâl Marşı'nı yazması

Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü 220px-%C4%B0stiklal_mar%C5%9F%C4%B1Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Magnify-clip

Osmanlı'da kullanılan Arap alfabesiyle yazılmış İstiklal Marşı





Aynı dönemde Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in
ricası üzerine ulusal marş yarışmasına katılmaya karar verdi. Konulan
500liralık ödül nedeniyle başlangıçta katılmayı reddettiği bu yarışmaya,
o güne kadar gönderilen şiirlerin hiç biri yeterli bulunmamıştı ve en
güzel şiiri Mehmet Âkif'in yazacağı kanısı mecliste hâkimdi. Mehmet
Âkif'in yarışmaya katılmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini
yarışmadan çektiler. Şairin orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45'te ulusal marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Dar’ül Mesai vakfına bağışladı[10].
Mısır Yılları ve Kur'an Tefsiri


İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Âkif, 1923 yılında Ankara'dan İstanbul’a döndü. Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine kışı geçirmek için Mısır'a gitti. Gitmeden önce Kur'an'ı
Türkçeye tercüme etmek için Diyanet İşleri ile anlaşma imzaladı.
Kendisine teklif edilen bu görevi başlangıçta reddetmişti çünkü kendi
eserlerini yazmak, milli mücadele destanını yaratmak istiyordu ancak bu
çeviriyi yapabilecek tek adam olarak görüldüğünden kabul etmesi için çok
yoğun ısrar vardı ve kabul etmek zorunda kaldı. Bir kaç sene yazları
İstanbul'da, kışları Mısır'da geçirdi. (Türkiye'de gerçekleşen
devrimleri kendi inançlarına ve ülküsüne aykırı gördüğü söylentileri
vardır.) 1926 kışından sonra Mısır’dan dönmedi. Kahire
yakınlarındaki Hilvan'a yerleşti. Burada adeta inzivaya çekilerek
Kur'an tercümesi üzerinde çalışmayı sürdürdü ancak 6-7 sene üzerinde
çalıştıktan sonra sonuçtan memnun kalmadı ve bu sorumluluktan kurtulmak
istedi. Sonunda 1932’de mukaveleyi fesh etti. Diyanet İşleri Başkanlığı
hem tercüme hem yorumlama işini Elmalılı Hamdi Efendi'ye
verdi. Âkif, kendi yazdıklarını dostu Yozgatlı İhsan'a teslim etti ve
ölür de gelmezse yakmasını nasihat etti. Mehmet Âkif, Mısır yıllarında
Kuran çevirisinin yanı sıra Türkçe dersleri vermekle meşgul olmuştu.
Kahire'deki “Câmi-ül Mısriyye" adlı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı
dersleri verdi (1925-1936).
Türkiye'ye Dönüşü ve Vefatı


Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle
önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü.
17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936
tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda hayatını
kaybetti. Edirnekapı Mezarlığı’na gömüldü. Cenazesine resmi bir katılım
olmadı ancak büyük bir üniversiteli genç topluluk katıldı. Mezarı iki
yıl sonra, üniversiteli gençler tarafından yaptırıldı; 1960’ta yol
inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği'ne nakledildi. Mezarlıkta Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey'in arasında yatmaktadır.
Edebî Hayatı


Mehmet Âkif, şiir yazmaya Baytar Mektebi'nde öğrenci olduğu yıllarda
başladı. Yayımlanan ilk şiiri Kur'an'a Hitap başlığını taşır. 1908'den
itibaren aruz ölçüsü kullanarak manzum hikâyeler yazdı. Hikâyelerinde
halkın dert ve sıkıntılarını anlattı. Balkan Savaşı yıllarından itibaren
destansı şiirler yazmaya başladı. İlk büyük destanı, “Çanakkale
Şehitleri'ne“ başlıklı şiiridir. İkinci büyük destanı ise Bursa'nın
işgali üzerine yazdığı “Bülbül“ adlı şiiridir. Üçüncü olarak da İstiklâl
Marşı'nı yazarak İstiklâl Savaşı'nı anlatmıştır. "Sanat sanat içindir"
görüşüne karşı çıkan Mehmet Âkif, dinî yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı
benimsemişti. Edebiyat dili olarak Millî Edebiyat akımına karşı çıktı ve edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır.
Eserleri


Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 7 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı'nı Safahat'a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: "Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm".

  1. Kitap: Safahat (1911) - 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.
  2. Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde
    (1912) - Süleymaniye Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile
    başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim'in konuşturulduğu uzun bir
    bölümle devam eder.
  3. Kitap: Hakkın Sesleri (1913) - Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir. Ateizme, ırkçılığa, umutsuzluğa çatılmaktadır.
  4. Kitap: Fatih Kürsüsünde
    (1914) - Fatih Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar,
    vaizin uzun konuşması ile devam eder. Tembellik, irtica (gericilik),
    batı taklitçiliği eleştirilir.
  5. Kitap: Hatıralar (1917) - Âkif'in gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah'a yakarışını içerir.
  6. Kitap: Asım
    (1924) - Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde
    tasarlanmış tek parça eserdir. Eğitim-öğretim, ırkçılık, savaş
    vurgunculuğu, batıcılık, gibi pek çok konudan bahseder.
  7. Kitap: Gölgesada
    (1933) - 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Herbiri,
    yazıldıkları dönemin izlerini taşır. Üç tanesi ayet yorumu şeklindedir.
  8. Kitap: Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) - 6 Safahatı'ı bir araya
    getirir. 1943'teki toplu basımının sonuna Âkif'in hayattayken basılmamış
    şiirlerini içeren Damadı Ömer Rıza Doğrul tarafından bir araya
    getirilmiş 16 manzumeden ibaret Son Safahat başlıklı bölüm eklenmiştir.

Kaynakça



  1. ^ Kemal H. Karpat, The politicization of Islam: reconstructing identity, state, faith, and community in the late Ottoman state, Oxford University Press US, 2001, ISBN 978-0-19-513618-0, p. 363
  2. ^ Fevziye Abdullah Tansel, Mehmet Âkif'in Doğum Yeri Bayramiç midir?, Kubbealtı Akademi Mecmuası, Nisan 1977, Yıl 6, Sayı 2
  3. ^ Ölümünün 71'inci yılında Mehmet Akif Ersoy, Zaman Gazetesi, 29.12.2007
  4. ^ MehmetAkifErsoy.com
  5. ^ Recep Duymaz, Mehmet Âkif Ersoy'un Şahsiyeti'nin Kaynakları, Bilim ve Aklın Aydığınğında Eğitim Dergisi Yıl 7 Sayı 73 Mart 2006
  6. ^ Yılmaz Karakoyunlu, Bilinmeyen Yönleriyle Mehmet Âkif, Arastiralim.com
  7. ^ Aysun İldeniz, Milli Mücadelede Mehmet Akif, Bilim ve Aklın Aydığınğında Eğitim Dergisi Yıl 7 Sayı 73 Mart 2006
  8. ^ Yrd. Doc. Dr. Saadettin Yildiz, Milli Mücadele ve Mehmet Âkif
  9. ^ Mehmet Âkif Ersoy’un Hayatı ve Şiirleri, Webhatti.com
  10. ^ Osman Koçıbay, Mehmet Akif Ersoy ve Burdur

ANA KAYNAK: Vikipedia

________Kullanıcı İmzası_________
Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü Imza11
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.weyyo.com
 
Bugün Mehmet Âkif Ersoy - Doğum Günü
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Doğum Günü Hediyeleri
» Doğum Günü Afişleri
» Doğum Günü Mesajları Sitesi
» Etkileyici doğum günü mesajları
» Doğum Günü Pastası Seçimi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ExtraForum - 1299 Private Serverlar - Server Dosya Paylaşımları :: Off-Topic-
Buraya geçin:  

weyyo

knight online serverlar

metin2 serverlar

silkroad serverlar